vatanım sensin

  • --- spoiler ---

    hasibe'ye cevdet neden söylemiyor hala anlayabilmiş değilim kadının zaten 3 gün ömrü kaldı, konuşamıyor 2 ayağı da çukurda hem azize de biliyor, söyle işte hain değilim diye nolcak?

    2. gıcık olduğum şeyse tekne flashback sahnesinde azize dese ki: "ben yunan generalin karısıyım, bana dokunan olursa kocam belanızı.." hiç atraksiyona gerek kalmadan olay kapanacak, salacaklar bunları..

    --- spoiler ---

    halit ergenç'in aştığı, senaristlerin sıçtığı dizi.

  • genel kanının aksine ikinci sezon ilk bölümünü beğenmediğim dizi.

    geçen sezon son bölümlerde uçuşa geçen ve insanları televizyona kitleyen bir yapımdı vatanım sensin. insanların atatürk'e duyduğu özleme milli mücadele günlerini görme isteği de eklenince soluksuz izlendi. fakat gelin görün ki ikinci sezon benim açımdan tam bir fiyasko olarak başladı. öncelikle, cevdet'in vasili'ye kurduğu komployu veronika bilmiyor mu? ali kemal'in dimitri olduğunu onlara söyleyen cevdet, ali kemal'i kaçırması için vasili'ye akıl veren cevdet, vasili'yi yakalatan da cevdet. hatırladığım kadarıyla da veronika bunlara şahit. ama gelin görün ki veronika'nın ağabeyi flippos ali kemal'in dimitri olduğunu bildiği halde bunlardan habersiz ve ilk dakikadan itibaren tabir-i caizse cevdet'e aşık. gerçekten ilginç.

    gelelim karakterlerin bir anda saf değiştirmesine. charles türkler adına çalışan bir ajan olmuş, sebebi de lucy'nin öldürülmesi. peki yakup charles'ı tutuklamışken, charles nasıl serbest kaldı? diyelim ki charles türkler'in tarafına geçtiği için salıverildi, peki yakup ile birbirlerinden haberleri yok mu? biri cevdet'i kurtarırken diğeri öldürmeye çalışıyor çünkü. hadi charles yine inandırıcı olabilir de, tevfik'in kara efe olması ne alaka? bir bölüm önce mustafa kemal'e suikast düzenleyen adam efe olmaya nasıl karar verdi? kurguyla bu kadar oynamanın, mantığı bu kadar zorlamanın gereği var mıydı pek emin değilim.

    gelelim manda ve himayeyi getirmek isteyen refik bey meselesine. sevr imzalanmışken ve çok daha önceden kongrelerde manda ve himaye kabul edilemez denmişken, refik bey bir kaç kelamla milletvekillerini ikna edebiliyor da, mustafa kemal neden illa ki cevdet-yakup-charles üçlüsünden gelecek telgrafı bekliyor? siz mustafa kemal'i ne sandınız? büyük taarruz öncesi başkomutanlık yasası uzatılmadığında meclisteki konuşmasıyla red oylarını evete döndüren mustafa kemal, ya istiklal ya ölüm demek için o telgrafı mı bekleyecekti? öyle bir senaryo yazılmış ki, lucy'nin ölmesiyle türklerin tarafına geçen charles ve böylece hain damgası yemekten kurtulan cevdet, yanlarına yakubu da alarak refik beyin oyununu ortaya çıkarıyor ve mustafa kemal böylece ingiliz himayesi baskısından kurtuluyor. koca milli mücadele şans faktörüne bağlanmış biraz.lucy öldürülmese, charles taraf değiştirmese yakup cevdeti öldürecek, mustafa kemal ingiliz himayesi baskısı altında kalacak her şey çökecek gibi bir algı oluşmuş. çarpık ve 10 kasım öncesi mustafa kemal atatürk'ün anısına yakışmayacak bir kurgu yapılmış maalesef.

    dizi bir tarih belgeseli olmadığı için dağıstanlının çerkez ethem olmasıyla ilgili bir şey yazma gereği duymuyorum. öyle bir kurgulamışlar ki, dağıstanlı hem çerkez ethem hem değil. çerkez ethem'in vereme yakalandığı iddiası vardır ki dizide de dağıstanlı öksürüyordu, çerkez ethem'in mebus abisinin adı reşitti burada da refik. yani ima edilmiş ama aslında o değil denmiş. gerek var mıydı tartışılır. çok da eleştirilmez ama bana kalsa kara fatma tüm gerçekliğiyle gösteriliyorsa çerkez ethem de o şekilde gösterilmeli, böyle sağdan soldan çarpık çurpuk olmamalı.

    velhasılı kelam dizide her şey iç içe geçmiş maalesef. çok daha güzel anlatılabilecek bir hikaye varken elde döndü dolaştı başa sardı senaryo. cevdet yine izmir'de yunan ordusu generali, bu seferde çocukları ve annesi vatanperver olduğunu öğrenecek mi öğrenmeyecek mi ekseninde geçecek bir ikinci sezon. maalesef görüntü bundan ibaret. araya da bir iki sakarya savaşı mizanseni eklerler olur biter. kısacası, ikinci sezon başlangıcı beklentilerimin altında kaldı. umarım diğer bölümler daha iyi olur.

  • tanım: bir televizyon disizi.

    allah, hz.muhammed, türkiye cumhuriyeti ve atatürk rızası için sesimi duyun:

    biliyorum, kutsal bilgi kaynağımizda, eli kolu uzun yazar arkadaşlarımız var.

    ben atatürk'e çok benzetiliyorum. bundan da inanılmaz derecede onur duyuyorum.

    atatürk'e aşık bir atatürkçüyüm.

    geçtiğimiz sezon bu dizide, atatürk'ün sadece bir fotoğrafını gördük diye salya sümük ağladık.

    dizide, atatürk canlandirilacaksa, bu rolü oynayacak kişide aranan nitelik öncelikle atatürk'e fizyolojik benzerlik ise, bu role adayım.

    37 yaşındayım. öğretmenim.

    tiyatro eğitimim yok. çöp adam bile oynamadim.

    para, ün, pok püsür istemiyorum.

    sadece, geldikleri gibi giderler diyebileyim.

    bakın, yarın atamın ölüm yıldönümü, atamın adını verdim.

    atamın rızası için, ulkeme, cocuklarimiza bir hizmetim dokunsun.

  • sürekli bu başlığa dizinin içeriği ile ilgili seri entry giriyorum fakat bu sefer anlatmak istediğim başka bir şey var.

    hani bu sözlükte maaşlı sandığınız, aktroll dediğiniz insanlar var ya, ha işte onlar hiç de maaşlı değil. son derece gerçekler ve arkalarında hissettikleri güçten ötürü entry girer gibi konuşmaktan hiç korkmuyor, hiç çekinmiyorlar. çevremde böyle biri var.

    'vatanım sensin çok güzel izlesene' dediğimde yüzüme küçümseyici bir ifade ile bakıp 'izlemem ben onu ya' dedi. gerçekten anlamadım, nedenini sordum. halit ergenç'i sevmiyormuş paşam. yalan.

    geçenlerde sinirlenmiş. çünkü biri ona 'insanlar keşke kuran okuyacağına nutuk okusa' demiş. çok sinirlenmiş amın evladı. insanlar kuran okuduğu kadar nutuk da okumuş olsa bu ülke bu halde olmazdı, ama bunu bir sığıra anlatmak imkansız. atatürk'ün türk topraklarında islam'a yaptığı güzelliği anlatmak da imkansız. istiyordu ki herhalde, atalarını yunan, fransız falan siksin. ama bir şeye çok eminim. bu topraklarda hristiyan olarak doğmuş olsa, yine yobazın önde gideni olurdu. buna adım kadar eminim.

    mustafa kemal atatürk'ü sevmiyor. o yüzden de kendisine her tür ideolojiden ve siyasi partiden uzak bir şekilde diziyi seyretmesini önermiş insana aşağılarcasına bakarak 'izlemem ben onu ya' diyerek dalga geçercesine o siktimin ağzında yavşak bir gülümseme oluşturma kuvvetini alıyor. nereden alıyor tahmin edersiniz. çünkü neden? çünkü orospu çocuğu.

    senin o kuvveti aldığın yerleri sikeyim. soysuz ve kansızsın. dizi özelinde düşündüğümde küfür olarak yunan'ı bile kullanmam. keşke o dönemdeki şerefsiz yunanlardan biri olsan, ama daha kötü, senin kanın bile yok. adamların en azından bir helen ideali falan varmış, senin idealin nedir? kadınları metroda ayrı vagona bindirmek? senin vizyonunu sikeyim. senin zihnini, senin sapkınlığını sikeyim.

    tarih boyunca bu ülkenin başına gelmiş en kötü şey sizsiniz.

    imza: selanikli, pipisiolmayangil.

  • leon'un iç çatışmasının çok güzel işlendiği dizi. annesine direkt olarak söylemese de, aklındaki soru: "ne yani, babam, 20 yıldır yanında olan oğlu için, yunan ideallerinden ve görevinden vazgeçmedi de, hiç görmediği ali kemal için mi tüm bunları feda etti?" boran kuzum, o kıskançlıkla karışık hayal kırıklığını, gerçeği reddetme sosuna bulayıp, çok güzel yansıtmış.

  • dimitri'nin yani ali kemal'in ''ben türk'üm, ben türk'üm'' diye aidiyet duyduğu milleti haykırıp ağladığı; türk milleti'nin tek lideri olan yüce mustafa kemal atatürk 'ün ''ne mutlu türküm diyene!'' lafını anımsayarak ali 'kemal' ile karşılıklı ağladığım sahneye ev sahipliği yapan dizidir. yüce ata'mın bahsettiği tam da bu işte, belli bir ırka ait doğmaktan değil o ırka kendini ait hissettiğin anda başlıyor o muhteşem aidiyet!
    diziye gelince bundan güzel ev sahipliği, bundan güzel haykırma olur mu? özellikle şu sıralar türk'üm dediğin an ırkçı etiketini yapıştırmaya çalışan bir dünyada...

  • --- spoiler ---

    vasili'ye hapis şoku

    --- spoiler ---

  • görüyorum ki aranızda yunan işgalini önleme yolunda senaryolar kuranlar var, etme.
    yunan polatlı'ya kadar geldiğini, dünyanın en uzun meydan muharebesi'nin sakarya ırmağının kıyısında yapıldığını, karlofça anlaşmasından bu yana devam eden 'savunma' hattının son bulduğunu ve o andan sonra ''hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır; o satıh, bütün vatandır. vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz!'' ve (ve bir yıl sonra büyük taaruz'da) ''ordular, ilk hedefiniz akdeniz'dir; ileri!'' emirlerinin geldiğini bilmeyen tarih cahili yazarlar; yok pusula salih'le gitti, yok hasibe ana'nın rüyası..
    kardeşim, tarihten bu kadar mı kopuksunuz? hadi bu 'fiction' bir şey. kurgu. ama türk kurtuluş savaşı'nı anlatan bir kurgu. içine hayali kahramanlar sokmalarına bir şey demiyorum; ancak yunan'ın afyon'u işgalini, polatlı'yı işgalini anlatmayacaksa; sokarım böyle diziye. anlatacak arkadaş! ''azize pusulayı götüne soksaydı yunan işgal edemezdi bizi'' mi diyeceğiz? ali kemal vasili'ye ''babaaam'' diye koşup pıçağı böğrüne vursaydı da vatan kurtulsaydı'' mı diyeceğiz? zevdet, teyfik'i öldürseydi de padişah'ın kulları bu kadar türemeseydi mi diyeceğiz? bu vasili dediğiniz adam kendi oğlunu kurşuna dizecek kadar vatanperver bir adam değil mi? neden dimitri'yi buldu diye bu sevdasından vazgeçsin?
    ha?! sorarım size ey ahali.

    bu dizi ile bildiğimiz tek bir şey var:

    kesin türk zaferi!

    bakın kardeşlerim, bu ilerleme öyle boş bir savunma zaferi değildir. yunan'ın elinde 120.000 er, 3.780 subay, 57.000 tüfek, 2.768 makinalı tüfek, 386 top, 1.350 kılıç, 3.800 hayvan, 600 adet 3 tonluk kamyon, 240 adet 1 tonluk kamyon, 18 uçak var.

    biz? bizde 96.326 er, 5.401 subay, 54.572 tüfek, 825 makinalı tüfek, 196 top, 1.309 kılıç, 32.137 hayvan, 1.284 at/katır arabası, 2 uçak var..

    ankara'nın 50km yakınına kadar gelen yunanlar, katı türk savunmasını aşamayınca geri çekilmeye başlamışlar; geri çekilirken de türkler'in kullanmaması açısından önlerine çıkan tüm köprü, tren yolu gibi yerleri patlatmış, bir çok köyü de yakmışlardır. atatürk sırf bu savaş için ''çok büyük ve kanlı savaş'' anlamıan gelen melhame-i kübra demiştir. ayrıca başka kaynaklarda subay muharebesi diye de geçer çok fazla rütbeli asker şehit olduğu için..
    bu savaşta yunan ordularının başında papulis vardı. belki bu açıdan dizide bir gelişme olabilir. vasili bir şekilde ıskartaya çekilir ve onun yerine komutaya papulis geçirilebilir. böylelikle cevdet ve ailesi de kurtarılmış olur.

    bir anekdot daha aktarayım;
    mustafa kemal, sakarya meydan muharebesi'ne kadar herhangi bir rütbesinin olmadığını, o güne kadar kazandığı rütbelerin osmanlı imparatorluğu tarafından alındığını belirtmiştir.
    savaşın sonunda meclis, mustafa kemal'e mareşal ve gazi unvanlarını vermiştir.

    edit: noktalama.

  • ali kemal evin içinde de takım giyiyor. acep uyurken de mi ?

  • oooo aktroller de geldi başlığa... demek ki bu dizi çok yerinde söylemler üretiyor.